Susuz Alageyik

Uzun süre susuzluk yaşayan alageyiğin vücudu bayağı zayıflamıştı. Sabahın erken saatlerinde şansını yeniden denemek için kısa adımlarla pınar başına doğru gitti. Kurumuş pınarı tekrar görünce de ordan uzaklaştı.
Geyik, adanın sınırına yaklaştı. Susuzluktan çaresiz kalan hayvan, sağına ve soluna göz atıp adımını adadan dışarı attı. Başka yerde belki su bulabilir diye kurumakta olan Urmu gölünün içine doğru yola çıktı.

“Eşk adasına gitdiğimiz günü hatırlıyor musun?
Pınar başında bana söylemiştin, ‘Her zaman yanında kalacağım’ diye.”

Sesi odasından dışarı çıkmasın diye cep telefonunda hafifçe konuşuyordu, Nazlu Fakültesi, toprak bilimi öğrencisi, Ceylan.
Babası onun hiç bir erkekle yaklaşıp konuşmasından hoşlanmıyordu. Bunun için de Ceylan, Whatsapp’tan, Almanya’da yaşayan erkek arkadaşı Hemid’le konuştuğunda dikkatli davranıyordu. Özellikle de bu aralar, işten yorgun argın eve dönen polis memuru babası, psikolojisi bozulmuş ve sinirli bir durumdayken.

Ülkenin bir çok kentinde olduğu gibi Urmiye’de de şiddetli gösteriler yapılıyordu. Gençler “kadın, yaşam, özgürlük” diyerek sokaklarda eylem yapıyorlardı.
Polis kuvvetleri gecenin son saatlerine kadar sokaklardaki gençlerin karşılarında durup onların itirazlarını bastırmaya çalışıyorlardı.

Hattın öbür ucundan Hemid konuştu, “Ceylan’ım benim!
Biliyor musun? cesurlar savaşır, korkaklar kaçar, sefiller ise kalıp kabullenirler.
Bende savaşacak kadar cesaret yoktu işte, orda kalıp da sefil şekilde yaşamak istemedim.

“Peki ben?” Dedi Ceylan.
Hemid biraz durdu, sonra “Seni ordan dışarı çıkarmanın bir yolunu bulurum kesin.” dedi. “Zaten okulundan da bir sene kaldı, yüksek lisans derecesine buradaki üniversitelerin birisine senin için başvuru yaparız. Burada bir çok okulun ziraat fakültesi var”

  • Sen eğer istersen annen, babanla konuşup yurt dışında okuman için onu bir şekilde ikna eder. Yeter ki sen iste.
  • Ama babam o iş için izin vermez, ayrıca ben de buradan ayrılmaya çok hevesli değilim. Buranın tuza bulaşmış topraklarında hala bir çok işim var.

Hiç bir yerde suya rastlamayan geyik, gece olmadan yeniden yuvası adaya geri dönüyordu. Uzun süreli susuzluk ve gün boyunca kurumakta olan tuzlu gölün içindeki su arayışı onu tüketmişti. Adaya yaklaştığında artık bir adım atacak gücü bile kalmamıştı. Yere düştü, kafası yerdeyken adayı izliyordu, son nefesleri ile birlikte gölün tuzlarını da ciğerinin içine çekti.

Sabah işe gitmeden önce “Bugün hiç biriniz dışarı çıkmayın, sokakların durumu karışık.” diye babası, eşiyle kızını uyarmıştı. Ceylan, buna rağmen akşam “ben dışarı çıkıyorum” dedi ve mantosunu giydi.
-kızım! baban söylemedi mi bugün sokağa çıkmayın diye?
-Annecim! Arkadaşımla görüşüp hemen döneceğim, merak etme.
Ceylan, spor ayakkabılarının bağcıklarını iyice bağlayıp evden dışarı çıktı.

Kurumuş Urmu gölünde yatan Alageyiğin açık gözleri, tuz fırtınası içinde kaybolmuş Eşk adasının görüntüsünü bir ayna gibi yansıtıyordu.

Polis memuru asfaltın üzerine düşen kıza doğru gitti. Kızın başının yanında yere eğildi, göğüsünden kan akan gencin yüzüne baktı. Onu görünce bir an olduğu yerde donup kaldı, kendine gelmesi dakikalar sürdü. Elindeki silahını yere koyup yavaşça dizlerinin üzerine çöktü. Polis memuru, genç kızı bağrına basıp “Ceylan” diye bağırdı. Artık gözyaşlarını tutamıyordu.

“Sen burada ne yapıyordun kız?”

Ceylan kısık sesle söyledi, “Baba! Çok susadım…” sonra gözlerini kapattı.

…………………………………………………
Urmiye: Güney Azerbaycan’da bir kent
Urmu Gölü: Urmiye kentinde kurumakta olan tuzlu bir göl
Eşk adası: Urmu gölünün en büyük adası, alageyiklerin yaşadığı bölge (Eşk farsça kelime, gözyaşı anlamında)

Yorum bırakın